Sen Doğmuştun
Gökyüzünde ay hiç öylesine güzel parıldamadı başka gecelerde, çünkü sen doğmuştun.
Ve hiçbir gece suyun üzerindeki yansımalarında mehtap denizi böylesine güzel aydınlatmadı, çünkü sen doğmuştun o gece.
Bilemezsin sen doğduğunda kayalık güllerinin nasıl koktuğunu.
Yamaçlardan vadiye doğru, iri taneli, bol hasatlı, bereketli günleri müjdeleyen bir esinti oldu.
O sabah hiçbir yaprağa çiğ damlası düşmedi.
O sabah hiçbir kuş gereksiz yere ötmedi.
Çünkü sen doğmuştun.
Sen hatırlayamazsın o günleri, karanlıktan henüz doğmuştun aydınlığa. Ve bir kandil olacaktın karanlık dünyalara.
Ve sen tüm yaratılanların eşitliğinde birinci olandın.
Şimdi görüyorum da seni yorgun bedenin yoğun düşüncelerle.
Kimi zaman donuklaşıyor dalgın bakışların.
Ve kimi zamansa hüzünlü anlatımların.
Söyle! Ne oldu sana?
Biliyorum çalışmak yorar.
Ve çalışmak görev olursa eğer, görevin üstünlüğüne inanan sen!
Birincisin, yorulansın, kendini sorgulayansın.
Ve sorular sorarsın kendine “neden niçin” diye?
Ve sorular sorarsın kendine cevapsız sorular.
İşte o zaman yargılarsın, mahkûm edersin kendini .
İşte o zaman farkın kalmaz eşitlerinden.
Ve olursun onlar gibi.
Asla unutma “Primus İnter Pares”
Sen eşitler içinde birinci olansın!
Ve her şeyden önce kendini bağışlamalısın.
Yanlışların, eksiklerin, yapamadıkların ya da tüm günahların adına.
Kendini bağışlamalısın.
Önce vazgeç!
Olumsuz olan ne varsa içinde ve sorular yöneltiyorsa benliğine vazgeç ve asla
düşünme. Devamında özenle sakın kendini cezalandırmaktan.
Senden sana ait olmayan ne gelebilir ki?
Ve sonra unut her şeyi! Evet, bilinçli olarak, hatırlamak üzere, bağışlamak için kendini, unutmalısın olumsuz olan her şeyi.
Çünkü sen eşitlerin içinde birinci olansın.
Ve doğduğun günü asla hatırlamazsın.
İnan gökyüzünde ay hiç öylesine güzel parıldamadı başka gecelerde, çünkü sen
doğmuştun.
Ve hiçbir gece suyun üzerindeki yansımalarında mehtap denizi böylesine güzel aydınlatmadı, çünkü sen doğmuştun o gece.