Tedavi Sırasında Müzikle Terapi

Tedavi Sırasında Müzikle Terapi

Tedavi Sırasında Müzikle Terapi

Bebek sahibi olamamış ve hayatının bütün anlamını sadece bebek sahibi olmaya kanalize etmiş bir anne adayının psikolojisinin çok iyi olmasını düşünmek yanlıştır ve bu psikoloji ile de normal bir tedavi sürecinin devam etmesi çok çaba sarf etmelerine rağmen mümkün olamamakta kaygı ve korkularını bastıramamaktadır. Kadın Doğum Uzmanı Dr.Hakan Özörnek, bu durum da toplum içinden kaçınma, depresyon, panik atak, sosyal fobi, yaygın    anksiyete gibi psikolojik destek ve terapi gerektiren özellikle de psikosomatik    hastalıkları da beraberinde getirdiğini belirtiyor. Tedavi aşamasında,transfer öncesinde, transfer sonrasında psikolojik olarak
hastalara destek verdiklerini    açıklayan Özörnek, bu terapilerden de hiçbir ücret talep etmediklerini de vurguluyor.Müzikli terapi seansı içinde hastalara klasik müzik dinletilmekte ve ekrana verilen bir görüntüye
kanalize olup olumlu düşünmeleri yönünde telkinle hastanın rahatlaması sağlanmaktadır.

KADIN MI ERKEK Mİ DAHA ÇOK ETKİLENİR?

Dr. Hakan Özörnek bunun kişiden kişiye değişen bir durum olduğunu ve hastanelerinde verilen psikolojik
destekte daha çok kadınların bu terapiye ihtiyaç duyduklarını gözlemlediklerini açıkladı.Özörnek' e göre bu
belki de kadının duygusal yapısından da kaynaklanıyor olabilir.Erkekler de bu durumdan bir o kadar
etkilenmekte ancak toplumsal baskı burada da ortaya çıkıp, erkeğin üzüntüsünü yaşamasına izin vermemektedir.

DURUM BOZUKLUKLARI

Bebeği olmayan çiftler öncelikle bu durumu kabullenmezler ve sonra öfke ön plana çıkar. Eşler birbirine
öfkelenir.Bu da bireyde kendine güvensizlik, iletişim bozukluğu, çalışan eşlerde işe karşı ilgisizlik, başarısızlık
vs. gibi birçok durumla karşı karşıya kalınabilir. Bu sorun bazen boşanmalara da sebebiyet vermektedir.
Bu problem stresi arttırdığından eşler kurtulmak için önce eşinden vazgeçme yolunu seçebilirler ki bu soruna
kesinlikle çözüm değildir. Bebeği olmayan çiftler genellikle stresle baş başa kalırlar. Streskısırlık tedavisinin
düşmanıdır ancak başarıyı etkilemesindeki oranı yaklaşık %-5-15 arasındadır. Psikolojik faktörlerin  bebeği
olmayan çiftlerde uygulanan tedavilere negatif etki etmesi göz ardı edilemez. Stres hormonal dengede
bozulmaya yol açarak kısırlığa neden olabilir. Stres prolaktin hormonunun yükselmesine neden olarak
kadında ve erkekte üreme sağlığına olumsuz etki yapar. Erkeklerde sperm sayısı hareketliliğinde
azalmaya yol açan stres aynı zamanda ejakulasyon ve ereksiyon problemlerine de neden olur. Kadınlar da ise
stres sadece yumurtlama fonksiyonunu değil tüplerin fonksiyonu üzerinde de spazma yol açarak olumsuz etki
yapar. Ayrıca progesteron hormonu üzerindeki kötü etkisi oluşan gebeliğin devamına da engel olabilir.

STRESİ AZALTMANIN YOLLARI

Öncelikle stresten uzak durmak için çiftlere bebek sahibi olmaları için izlenecek yollar açıklanmalı. Nasıl bir
tedaviye ihtiyaçları olacağını ayrıntılarıyla anlatılmalı. Bilinmezlikler ve kulaktan dolma bilgiler stresi arttırır.
Bilinçlendirilmiş çiftlerin tedaviye uyum sağlamaları kolaylaşır,bu da başarıyı beraberinde getirir. Tabiki çiftlerle
ilgilenen doktorun da bu konuda sabırlı olması şart. Çiftler arasında kopan iletişimin yeniden sağlanması
gerekmektedir. Bunun için de psikolojik bir danışmana ihtiyaç vardır. Bebek sahibi olamadıkları için çiftlerin
birbirini suçlanmasını önlemek ve birbirlerinden beklentilerini ortaya çıkartarak tekrar birlik ve beraberlik kurup
tedavide birbirlerine destek olmalarını sağlamak gerekir.Yapılan bir çalışmada gevşeme egzersizleri programına
katılan kadınlardan % 34 ünün sonradan gebe kaldığı tespit edilmiştir. Psikolojik yardım pozitif düşünceyi
arttıracağından gebelik oranlarında da artış gözlemlemek mümkündür.

Tüp Bebek Merkezi Medika Direktörü
Dr. Hakan Özörnek